ABD’nin Ulusal Borcu Rekor Seviyede: Ekonomik Gelecek Tehlikede mi?
Amerika Birleşik Devletleri’nin ulusal borcu endişe verici bir hızla artmaya devam ediyor ve Ekim 2025 itibarıyla yaklaşık 37.97 trilyon dolara ulaşarak yeni bir rekor kırdı. Bu devasa rakam, her gün yaklaşık 25 milyar dolar artarken, ülkenin ekonomik geleceği üzerindeki baskıyı da giderek yoğunlaştırıyor. Bu durum, sadece ekonomistler arasında değil, sıradan vatandaşlar arasında da derin endişelere yol açıyor.
ABD’nin gayri safi yurt içi hasılasına (GSYİH) oranı olarak borç seviyesi, Ekim 2025 itibarıyla %124 civarında seyrediyor ve bu oran, tarihi zirvelere oldukça yakın. Kongre Bütçe Ofisi (CBO) projeksiyonlarına göre, bu oranın 2035 yılına kadar %118’e çıkması bekleniyor. Artan borç, ülkenin mali esnekliğini kısıtlarken, gelecekteki ekonomik şoklara karşı direncini de zayıflatıyor.
- *Borcun Vahim Boyutları ve Güncel Durum**
ABD Hazinesi verilerine göre, ulusal borç son beş yılda yaklaşık 27 trilyon dolardan neredeyse 38 trilyon dolara yükseldi. Sadece 2025 mali yılında bütçe açığı 1.76 trilyon dolar olarak gerçekleşti ve bu, bir önceki yıla göre hafif bir düşüş olsa da, tarihin en büyük açıklarından biri olmaya devam ediyor. CBO, yıllık bütçe açıklarının 2030 yılına kadar düzenli olarak 2 trilyon doların üzerine çıkabileceğini tahmin ediyor.
Borcun en dikkat çekici bileşenlerinden biri ise faiz ödemeleri. Yıllık 1.2 trilyon doları aşan faiz giderleri, artık savunma harcamalarını geride bırakarak federal bütçedeki Sosyal Güvenlik’ten sonraki en büyük ikinci kalem haline geldi. Bu durum, vergi gelirlerinin giderek daha büyük bir kısmının geçmiş borçları ödemeye ayrıldığı anlamına geliyor ve geleceğe yönelik yatırımlar için daha az kaynak bırakıyor.
- *Borcun Ana Nedenleri: Harcamalar ve Gelir Açığı**
ABD ulusal borcunun bu seviyelere ulaşmasında birçok faktör etkili oldu. Başlıca nedenler arasında federal hükümetin gelirlerinden daha fazla harcama yapmasına neden olan kronik bütçe açıkları yer alıyor. Özellikle COVID-19 salgını döneminde uygulanan teşvik programları ve acil durum harcamaları, 2019’dan 2021’e kadar federal harcamaları yaklaşık %50 artırdı ve borçta büyük bir sıçramaya yol açtı.
Diğer önemli faktörler şunlardır:
- **Yaşlanan Nüfus ve Sağlık Giderleri:** Amerika’nın yaşlanan nüfusu, Sosyal Güvenlik ve Medicare gibi programlara yapılan harcamaları artırıyor. CBO, federal hükümetin büyük sağlık programlarına yaptığı harcamaların 2025’te GSYİH’nın %5.8’inden 2055’te %8.1’ine yükseleceğini öngörüyor.
- **Vergi Kesintileri:** 2017’deki Vergi Kesintileri ve İş Yasası gibi vergi politikaları, federal gelirleri azaltarak borcun artmasına katkıda bulundu.
- **Yetersiz Gelirler:** Mevcut vergi sistemi, yapılan taahhütleri karşılayacak kadar gelir sağlayacak şekilde tasarlanmamış durumda.
- **Artan Faiz Maliyetleri:** Ulusal borç büyüdükçe ve faiz oranları yükseldikçe, borcun sürdürülmesi için ödenen faiz miktarı da artıyor.
- *Ekonomik Sonuçlar: Herkesi Etkileyen Riskler**
Yüksek ve artan ulusal borç, Amerikan ekonomisi ve bireyler üzerinde çeşitli olumsuz etkilere sahip olabilir:
- **Daha Yüksek Borçlanma Maliyetleri:** Federal hükümetin daha fazla borçlanması, faiz oranlarının yükselmesine neden olabilir. Bu da konut kredileri, araba kredileri ve kredi kartı faizleri gibi bireysel ve ticari borçlanma maliyetlerini artırır.
- **Durgun Ücretler ve Azalan Yatırım:** Yüksek borç seviyeleri, özel sektör yatırımlarını kısıtlayabilir. İşletmelerin daha az yatırım yapması, üretkenliği düşürerek daha düşük ücret artışlarına ve ekonomik fırsatların azalmasına yol açar.
- **Kamu Yatırımlarının Azalması:** Bütçenin büyük bir kısmı faiz ödemelerine ayrıldığında, altyapı, eğitim ve araştırma gibi ekonomik büyümeyi destekleyen kritik kamu yatırımları için daha az kaynak kalır.
- **Sosyal Programlara Yönelik Tehditler:** Medicare, Sosyal Güvenlik ve eğitim fonları gibi temel sosyal programlar, borç yükünün hafifletilmesi amacıyla kesinti riskiyle karşı karşıya kalabilir.
- **Enflasyon Riski:** İşletmelerin teknolojiye daha az yatırım yapması, mal ve hizmet üretimini yavaşlatabilir, bu da fiyat artışlarına ve enflasyona yol açabilir.
- *Çözüm Yolları: Sürdürülebilir Bir Gelecek İçin Adımlar**
ABD’nin mali sürdürülebilirliğini sağlamak için çeşitli çözüm yolları masada tartışılıyor. Bu çözümler genellikle gelirleri artırma ve harcamaları kısma stratejilerini içerir:
- **Gelirleri Artırma:** Kurumlar vergisi ve yüksek gelirli hane halkları üzerindeki vergilerin artırılması, vergi muafiyetlerinin ve indirimlerinin kaldırılması gibi adımlar federal gelirleri yükseltebilir. Bazı uzmanlar ulusal satış vergisi gibi daha geniş tabanlı vergi reformlarını da önermektedir.
- **Harcamaları Kısma:**
- **Sosyal Program Reformları:** Sosyal Güvenlik ve Medicare gibi programların uzun vadeli sürdürülebilirliğini sağlamak için reformlar, örneğin emeklilik yaşının yükseltilmesi veya faydaların yeniden yapılandırılması gündemdedir.
- **İsteğe Bağlı Harcamalarda Kesintiler:** Savunma ve savunma dışı isteğe bağlı harcamalara üst sınırlar getirilmesi, düşük öncelikli programların sonlandırılması ve hükümet operasyonlarının daha verimli hale getirilmesi öneriliyor.
- **Ekonomik Büyümeyi Teşvik Etme:** Güçlü ve istikrarlı ekonomik büyüme, GSYİH’yi artırarak borç-GSYİH oranını doğal olarak düşürmeye yardımcı olabilir. Bu, yenilikçiliği destekleyen politikalar ve altyapı yatırımlarıyla sağlanabilir.
- **İki Taraflı Siyasi İşbirliği:** Uzun vadeli mali reformların uygulanması, siyasi kutuplaşmanın aşılarak Cumhuriyetçi ve Demokrat partiler arasında uzlaşı ve işbirliği gerektiriyor.
- *Sonuç**
ABD’nin yükselen ulusal borcu, ülkenin ekonomik geleceği için ciddi bir tehdit oluşturuyor. Mevcut gidişatın sürdürülemez olduğu konusunda geniş bir fikir birliği bulunsa da, somut adımlar atmak siyasi irade ve zorlu kararlar gerektiriyor. Politikacılar, gelecek nesillerin refahını güvence altına almak için derhal harekete geçmeli ve hem harcamaları disipline eden hem de gelirleri artıran kapsamlı mali reformları hayata geçirmelidir. Aksi takdirde, bu borç yükü, Amerikalıların her kesimini etkileyecek daha yüksek vergiler, daha pahalı krediler ve azalan kamu hizmetleri şeklinde kendini gösterecektir.



Yorum gönder